25 Temmuz 2012 Çarşamba

V


kapak yuvarlandı bütün bekledim yokuşun sonunda kaçınmadım bu kez. durdum başımdan geçmesini bekledim.. yokuşu tırmanmaya başladım sonra.. bir adım iki adım.. parmaklarımın saymaya yetmeyeceğini anlamıştım yol uzundu.. gocunmadım.

Bay Schulz'un Tarçın Dükkanından içeri usulca girdim, kulağımın sesini kıstım. etrafta yayılmış fısıldaşan kitaplara göz süzdüm.. aşırılmış notlar defterimi açtım.. Sek Sek oynayarak Tarçın dükkanında bir tur attım..  gözeneklerimin çelik ile dolduğunu hissettim.. Tam o an bir kitaba kulağımı dayamıştım “rüya dedim sana” rüyaların ele avuca sığmaz oluşuna bir kanıt; gökyüzünden süzülen bir kitap yüzümü yalayarak dudağıma indi, yakışına gülümsedim. Boynumda durdurdum onu ve baktım “Patagonya’da”  her yer uzak geldi bir an, iki adım ötemle aramla iki gezegen boşluk varmışçasına.. onu ait olduğu yere bıraktım.  ”Sonra Bay Schulz seslendi “genellikle kitaplar göktaşlarına benzerler. Her birinin Anka kuşu gibi haykırarak fırladığı, her tarafının tutuştuğu tek bir an vardır. Biz onları o bir tek an için severiz, hemen arkasından küle dönüşse de.” Kapak kıstırmaya başlamıştı, bir süre daha buralarda oynayamayacağımı hissetmiştim göz kapaklarım bir ahunun sıçradığı nehirleri buluşturuyordu.  Kucağımda birikmiş olan göktaşlarıyla beş taş oynamak için, teşekkür ederek uzaklaştım.   Kulağımın sesini açtım ve dinginleşen soluğuma eş adımlarla devam ettim.  Dükkanı,ormanı,oyunları ve rüyaları özenle odamın içine dağıttım.. iklimime göre fincan paylaşacağım onlarla.. tarçın çayı, papatya, biberiye, hibiscus,zencefil,elma.. 
Eve dönüş yolumda ses tellerime kurulan kırlangıçlar gecenin sonuna yolculuğa* hazırlandı. Rica minnet oyalamak istedim, gitmeseler de susku ile kalmasaydım.  Uykularına gömüldüler..  birileri kulaklarıma tırmandı, bir insan olduğumu hatırlattı. Aylardan nisan olduğunu unuttum..  kapağın ışıklarına kapılıp karanlığa boğuldum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder