25 Temmuz 2012 Çarşamba

Daha Yavaş


Deniz yoklamasında, ölü bir kayık .. Adem sunağı boyanmışçasına kırmızı.. yedi yerinden bıçaklanmış..
tırnaklarını boyamak geçiyordu aklından sanki.. bilye gözlerinle, kan kokusundan ürkek bakıyorsun.. ko-r-kun bana bulaşıyor, yengeç adımlarla uzaklaşıyorum ardım sıra yürüyorsun. gözlerin karasından toprağı ayırmaya çalışıyorum " ne bakarsın" der gibi gözkapaklarını yumuyorsun. başımı öne eğerken artık kaldırımların tek parça olduğunu farkediyorum, küçük taşlar kolay oynuyor yerinden, beton geçiliyor kordon boyu..
merakı, duyurma heveslisi bir kalabalık birikiyor, herkesin gözü balıkçı cinnetinde. sıkılgan, bir ağaca oturuyorsun, ağacın dibine iliştirilmiş bir taşa da ben tünüyorum,bir tavuk gibi yapıyorum bunu.. yaban kalmak istemiyorum yanına.. bir sigara yakıyorum, yaralı kayığa doğru, onu bir vapur yapabilirmişçesine üflüyorum dumanı. " neden yaktın onu" der gibi bakıyorsun.. boynun uzanmış, boynun ki zifir içinde seçilen parlak bir yeşil, bir karınca görür gibi oluyorum gerdanında. seni bitli saymak işime geliyor. yine de bakışına yanıt " daha yavaş içmeyi öğrenmeliyim" diyorum. parmaklarıma yerleşik tütün kokusu yok henüz, dudaklarım dilimi ısırmaktan yorgun, turunç bir şeritle öpüşüyor. sana da bir simit ısmarlamayı düşünüyorum. mercan, ceplerimden dökülüyor. özürlerin gözünde beni daha da küçülteceğine inancımdan daha bir susup, bir nefes daha çekiyorum. birden arkadaşların geliyor, dalda bir fısıltıdır başlıyor.. bakkal hesabı karmaşıklığında, size aynı doğrultuda bakıyorum.. beni daha da bir küçümsüyor oluyorsun, sonra yok sayıyor.. önemli değilmişsin gibi yapıyorum, kulağıma bir midye dayıyorum, zillerini bozdurmuş bir ıslık çingenesi rüzgar.
karşıdan kar kanatlılar görünüyor, birden çoğalıyor kalabalık, sigaram izmarite döndükçe kayboluyorum içinde..
sen kanatlarını derine açıp, kar kanatlılar kapışmasına çıkıyorsun, hevesliler bu kez size kesiyor bakışlarını.
" güvercinleri gördünüz mü, nasıl da..."
ben daha da bir kayboluyorum, beton serseler üstüme, ses çıkarmam sanıyorum.. bir an kar kanatlarımı aranıyorum.. seni sevmedim, dergahı deniz martılara kafa tutuyorsun, kaldırıma bağlı ayakların utancına sığınacağına.. aranıyorum ve sen farketmiyorsun, çünkü sen martıların benim dilimde kar kanat olduğunu bilmiyorsun.. bir güven gelir gibi oluyor göğsüme.. neden sonra bir çan kargası düşüyor aklıma.. ben mabet olan her yerden kaçarken , onun çan altında yaşamışlığı.. oysa ikimiz de korkumuzdan çanları bellek sayıyoruz.
kayık son çığlığını balıkçının kucağına bırakıyor, sardalya ağıdı yayılıyor etrafa.. martılara bir simit ısmarlamak geçiyor aklımdan, sen bil diye martı diyorum.. mercan bozdurabileceğim bir kıyı ararken, şehre yeni eklenmiş bir kaya buluyorum.. " daha yavaş içmeyi öğrenmek" için bir sigara daha yakıyorum..
deniz yoklamasında ölü bir kayık, iki izmarit ediyor günlüğümde.. bir güvercin bile açıyor kanatlarını payı için, ben şimdi bunu unutmak için daha yavaş bir sigara yakıyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder