31 Ocak 2013 Perşembe

Bir Milyar Kadının Dans Etmesi Devrimdir!


kadınsan, kadınsam..
Dans et Dilemma.. yüklendiklerinle şekillenen omuzların için tut dünyanın iki yakasından ve sars, üzerinde durmaya ant içtiğin ayaklarından alarak kuvvetini..
sen sustukça bilemeyecek kimseler, sakladığın darbelerin izlerini temizleyemeyecek hiç bir el..
kadınımsın Dilemma, susma.. Yüksel..
annene savrulan tekmeler, komşunun sürüklenmiş bedeni, boynuna dayanmış falçata, suratına patlayan tokat, teşhire çıkarılmış bedenin için... hakkını aramaya çıktığı yolda işkencelerden geçmiş, sen parklarda koşarken koyunlarca bedeli kesilmiş çocuk gelinler, faili meçhul yavrularını arayan,sesi yükseliyor diye dili kesilen, saçı görünüyor diye yüzü yakılan,penceresiz odalarda çalışmak için yaşamaya bırakılan, fabrikalarda yanmaya terk edilmiş, namusuna kurban edilmiş, ırzıına geçilmiş kadınlar için kaldır ellerini ve dans et.. belki sen o kadınlardan olmayacaksın Dilemma, belki sen dünyanın toz pembe bir köşesinde başladın hayata, belki de o kadınları hiç tanımayacaksın.. ama biz bu dünyayı topuklarımızla aşarken sende orada ol ve dans et, sesini yükselt istiyoruz! yalnız bırakılmadığımızı bilmek, yalnız bırakmadığımızı göstermek için sokaklarda olacağız.
Sevginin güller, peluşlar, kolyeler, yüzükler, elbiseler, yemekler ile ölçülemeyeceğini göstermek için 14 Şubat günü sokakları kadınlarla arşınlayacağız.  daha büyük, daha da gerçek adımlar için, bir'liğimizin farkına varmak, sınırları aşıp bir olmak için dans ediyor olacağız..

dersen ki Dilemma, sen dans edersen inecek mi omuzlardaki yük, silinecek mi izler?
hayır, ama sen dans edersen Dünya yalnız kalmayacağımızı bilecek.. belki senin orada kaldırdığın bir parmak yüzlerce kadının umudu olacak..
Dans et Dilemma ve devam et.. anlamaya, anlatmaya, yaşamaya ve yaşatmaya..



30 Ocak 2013 Çarşamba

..


duvarla yüzleşiyorum.. sınırın berisinden bana seslenirken, sana neden kadınların yüksek düşüşler yaşadığını anlatabileceğimi sanıyorum.. anlayabilirsem, yani biraz daha kalırsam kendimle yüz yüze.. neden yüzüne bakamadığımı açıklayabilirim belki.. Paramparça bir Meryem suretisin sen şimdi, çizgilerinin yol haritasından kırgın bakışlarına yürüdüğümde, sana sözlenecek bir dilim yok.
duvarla bakışıyor, öfkemle yüzleşiyorum-gökdelenlerin hayat kurtardığını kim söyleyebilir ki- söz hakkını yitirmiş bir gedik önümde, "durul" diyorum,"durul".. duvar beni duyuyor, ben dinlemiyorum.. öfke boyumu aşıyor anlıyor musun?
bir kadın önümde büyüyor, tutup kolundan çocukluğuna gitmek çırpı kollarını sevmek ve kuzguni parlayan saçlarına gelincik tacı örerek ona bu dünyada ne kadar güzel durduğunu söyleyebilmek istiyorum. zamanlaması yanlış bir gedik var önümde, "dön" diyorum, "geri dön".. bu bir rüya değil, beklerken zaman hep şimdi, geçmiyor. seninle o eşiği atlayamayacağımı, tortulu geçmiş ve yarıklı bileklerle kayaçlara tırmanamayacağımı  biliyorum. Çatal dilimin çözüleceği, yoldan cayma ihtimalinin korkusundan duvarla yüz yüzeyiz.
seni hayata kandıracak bir kaynak bulunmaz sanıyorum, oysa insanlara kanmanın bedeli bir avuç şeker.. cebinden çaldıkları ile demek istiyorum sana, senden çaldıklarıyla..
edepsiz bir gedik açılıyor önümde susuyorum, susup duvara son adım, bir adım kala gölgemin beni ezip geçmesini bekliyorum.. sonra sonra geldiğim yoldan gideceğim..
aynı dilin içinde sen bir kadın ve candaşımsın.. kırıklanmış bakışlarımla seni paramparça parça parça tanıyor yani aslında seni göremiyorum..
özür dilerim..



8 Ocak 2013 Salı

acıdan mı söz etmiştin


bir kez doğrulttuğun tehdit parmağın, yüzümde sonsuz kere patlıyor..