25 Temmuz 2012 Çarşamba

IV


Yeşil çay

Bir noktayı buldum zamanın ortasına bırakılmış, bekleyişle devşirilmiş  küçük bir nokta.. kucağından tutup çekiştirdim gözbebeklerime yetiştirdim gün ışığını kısıp.  Gölgesini sevdim oraya bir zambak yakıştırarak, sağ avucumdan söküp iliştirdim. Kıvrılmak için bir yer açtım. Gün döner gibiydi, gözümden renklerin dağılışını biraz daha geciktirmek için kızıl oklardan sakınıyordum kendimi.  Porselen bir bardağı yoldaşlığa çağırdım, bir manifesto yazmalıydık. Birliğe direnmeyi, hiçlemeyi, öğrenilmiş çaresizliği yüceltmeyi barındıracaktı. Kendimizle çelişiyorduk.  Elimde boş bir bardakla birdim..  en çok beni affetmesini diledim, eşlik ettiği bu oyunlardan haberli ya da habersiz oluşu sorgulanmayacak bir biçimde kaydedilmişti. Bir nesne, yalnızca bir nesne olduğunu anımsamak için yeşil çay taneleri atıp içine kaynattığım suya bir tutam tarçın ekip dinlenmeye bıraktım onu .. kendimle ne yapabileceğimi düşündüm. Günün kurtarılabilir yanlarını arıyordum kıvrılabilmek için..  uykuya kapatılacak gözlerime zambak açıyordu.. noktayı aldım biraz daha çekiştirdim, gittikçe daha inatçı oysa gözbebeklerimden sızıp aklımın kalanını kapsaması için olmadık şarkılar bile dinlemeye razıydım. Hani şu duyduğunda üstüne sözcükler yakıştırıp da giydirmeye kıyamadığın..  gün bitti..  bardakta tortusunu bırakmış tarçın, yeşilin renginden de çalmış bir parça teslimiyetle aslında çayı ele geçirmişti.   Anlıyor muydum?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder