27 Temmuz 2012 Cuma

.



bir kızım vardı, ellerinin esmerliğini düşünüp çamaşır suyuna yatardı. bir öykü için doğurmuştum onu..
o zamanlar kılıç ustası bir kadına aşıktım ben, hançer bilemeyi sevdiğimden. Kadınım, kılıçları kendinde denerdi. Salt acılı gösterişleri sevmez, derine uzanır, içini kılıcından seyrederdi. ustaydı.. ben cesareti sınamayı bilmediğimden yalnızca severdim.. bilenmekten incelirdi hançerim.
o kız, ağaç kavuğu olacağını düşünürdü.böylece alt edecekti tenini.. ben buluşmalarını istemedim  ama orman derindi..
Kadınım bir ağacı insana yontuyor;kız, bir ağaç olduğunu düşünüp,biçilmek istiyordu..
ben kızı doğuruyordum sürekli, düşük bir öykü için.. O sadece düşündüğünden yaşayamıyordu. çamaşır sularına yatıyor, beyazlıyordu.. kadın, kılıcı ile öyküyü biçiyor ve kıza denk geldikçe, alından çalıyordu.. kız, kanı çekildikçe beyazladığını düşünüyordu. Tenini alt edecek, beyaz olduğunu..
bilenmekten yitince hançerim, sevgiden de kimseye söz etmedim..

öyküden kılıç ustası kadın kurtulabildi..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder