13 Mart 2013 Çarşamba

"çok"un yok olduğunu öğretmişti annem bana ilk




üzgünüm..

adınız?
hayır,size seslendirilen değil..

üzgünüm..

renginiz?
hayır, en sevdiğiniz değil

üzgünüm
üzgünüm, bilmiyor musunuz?
duyguların bilinirliği etkisini azaltmıyormuş, dener misiniz?
üzgünüm, ben mi de(y)neğim?
bana dönerek yüzünüzü,
adımı, rengimi sorsaydınız?
biliyor muydum,
siz de üzgün müydünüz?
çok düzgün şu çemberde,
elenmekten ufalmış, unutmayı seçerek..
seçerek sessizlikleri, leş olmayı, evet leş olmayı seçerek,
seçerek son durakta daha da son bir durağa bilet almayı,
varsaydığınızı, varınızı yoğunuzu koyarak ortaya
yokluğa tırmanmaya koyulduğunuzu..
üzgünüm, söylerdim,
söyledim bile.
üzgünüm..
sakınmasız bir yüzle tanışmamış mıydınız?
üzgünüm,
üzgünüm,
cesetlere çalışmıyoruz..
üzgünüm,
cennet yok, cehennem daracık sığdıramıyoruz, sığamıyoruz içine, size içlenemiyoruz.
üzgünüm..
tanrı ile alışveriş yapmıyoruz!





Resim: tumblr.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder