13 Ekim 2012 Cumartesi

ba(k)kış


bayım size,
gürül bir şelaleden,
bir dağın yarılma halinden..
söz e diyorum,
sesim yetişmiyor mu ?

siktir edin!

bayan size,
hani olur da gerdanınıza yasemin iliştirip,
bir buse çalmaya
niyet e diyorum,
duam erişmiyor mu?

siz onlara uymayın!


sonra sonra durulurum kim bilir?

ellerim üşüyor, "tehlikeli" diyorlar.. yitirebilirmişim.. yani bir fincanı tutup şöyle, sarılamayabilir.. yani bu yüzünüzün haritasının da silineceği anlamına gelebilir elbet.. ilmek ilmek dokumuştum avuç içi atlasıma.. yükseltileriniz için hayat çizgime gedikler açmayı iş saymamış, suskunuz dilediğince kalp çizgime dokunmamıştım.. siyasi ve coğrafi şartlarımız neticesinde; benim ellerim... yani şimdi üşüdükçe, - bu denli bir cezayı hak edecek ne yazmış olabilir ki insan- bütün o anlar ve anılar toplamımız yok sayılacak.. hayır üzülmedim, kırılmadım, kızmadım da.. zaten ben pinokyo masalına evvelden inanmazdım..  bir şey dokunur gibi oldu bir an, -hani yüzünüz vardı ya avuçlarımda, hani iki elim yan yana geldiğinde,ben bir ayna sanıyordum ya-  yaz muhalifleri baskın çıkmışlar.. havalar soğuyor, "hissizleşeceksin" diyorlar.. yani aba ya da ipek farkedemez, biçemezmişim değer..yani  bu öngörü karşısında ister istemez titriyor dalımda bir yaprak..  pamuk iplikleri ile bağlamıştım dileklerimi.. bizim adımıza beni susmayı marifetten saymamış, yazgının  tek bir notasına parmak basmamıştım.. hurafelerimiz ve umutlarımızın çıkmazında benim ellerim.. yani şimdi soğudukça- bu denli kuyuya Yusuf'u kim atacak-  bütün o masallar ve şarkılar sökülmüş olacak.. hayır ağlamıyorum, hıçkırmadım, o düşen de bir damla... zaten ben porselen bebeklerin kırılgan olduğuna hiç şahit olmadım..  kış çöker gibi oldu bir an- hani ağaçlara uzanır ve şakırdık, ben ellerimden bir kırlangıç koşturur, eş sayardım size ya-  meğer mevsim geçmiş, kuşlar göçmüş yalnızca..

sen bana aldırma, bu dokunaklı gibi görünen şeyler, hepsi hepsi paçavra..
"ellerini uzat" dediler..
aklıma sen gelsin sonra..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder