21 Eylül 2014 Pazar



seni öpmeye geldim duvar..

şimdi ben yüzümden inşa edilen sarayın içinde, ne koydularsa bulsunlar diye durmaktayım sadece.. soytarılara gülümsüyor, hazineleri yakıp yakıştırıyorum.. şimdi ben gece yarılarına derin kahkahalar biriktiriyorum..  yıldızları istiyorum," indir onları göklerden yere" ..  ve izliyorum merdiven arayışları, yol buluşları, heyecanları.. gülümseyeceğim diye bir an.. tırmandıkları yolun ilk adımı tebessümmüş öyle diyorlar..
nesneler dünyasına hoşgelmişlikler.. buyrun bu benim yüzüm paylaşın aranızda.. yerçekiminden hepimiz paylanıyoruz, -sen hariç duvar -onun için onlar yüzümden aşağıya kayacaklar..  çekiyor onları girdap aşağıya daha aşağıya iç kıtanın son noktasına, tadımlamaya çekiliyorlar..

et çürür diyorum, parmaklarıyla göğsümde oyunlar oynuyorlar.. et çürür, kalbe uzanıyorlar.. et çürür, kalp çürür..

dur onlara duvar..

örtüştüremedikleri var akıllarınca.. nasıl oluyor da yumuşak ten hatlara karşılık ben iyi bilenmiş bir usturanın keskinliğince yaşıyorum aklı.. yuvarlan diyen bir peygamberi hatırlıyorum, ona sorsam belki tanrıydı.. yuvarlan diyordu bana, kendi büyük dininin hükümlerince, sivrilmek yasak ancak dini hükümlerince hareket edilmediğinde, her din gibi zorlama olmadan hayatımı cehenneme çevirmekten bahsediyordu.. ateşi tatmayı sevmişimdir, yer yer seni alevlere de sarıyorsam işte bundan..
yık kendini, aş kendini diyorlar.. onlar beni seviyorlar.. seni sevmiyorlar..  iki sayıyorlar..

ağlama duvar..

seni bir gün yıkıp, üstünde beş taş oynayacak olan yalnızca benim.. seni etimden geçip canımla kurdum.. ben ne gördüysem, nereden geçtiysem, kime bulandıysam, hangi rüzgarları tattıysam, neden kayalardan atladıysam, reddime niçin vardıysam.. hepiciğimle, sek olarak yıkılacağım..
anlatamam, surların dilinden anlamıyorlar.. duvarlarından utanç içinde, yok sayıyorlar.. onların duvarları ile konuşuyorum, sanıyorlar ki onlardan söz ettim, büyüleniyorlar.. sanıyorlar ki fersah fersah içleri var ve görüyorum.. sanıyorum kitaplarıma da mana buluyorlar..  unutacağım, yitirip yaşamı, hiçbir şey olmamış gibi yıkılacağız.. biz bekliyoruz, beklentisiz yıkılacağım diyeceğimiz günü.. sesleniyorlar; beden ol, ceset ol. beden ol, ceset ol..

şimdi o yüzden başlayan yaşamaların tepesinde, avuç içlerinde ziller takıp dönüşüyorum, dönüşüyorum.. istiyorum için seriliyorlar, çünkü ben yalnızca beden, sığınak, bir ana kucak, annelerinden sonraki kabulleniş durak,sakınmasız şehvet, şaheserleri için hafıza, dinginliğince huzur uykusu, uygun sözcük dizicisi.. sen bende olma da, onlar nelere el atacaklarsa o benim..

seninle yaslıyız, kimin kimi doğurduğu muamma bu öyküde, midem döndü yalnızca.. seni öpmeye geldim..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder