27 Nisan 2011 Çarşamba

sana bir taç yaptım, bakma boynuna ilmik gibi durduğuna..

O'ydum.
" Ben" sonradan mı oldum?
Sen, kim oluyordun..

yük'lenmekten bahsetsem, yaşama kaygımın kayganlaşan zeminde tutunma arayışından üstelik hiç dikiş tutturamanın verdiği umarsızlıkla..

oysa ağırlığım 2 kilo 300 gram kadarken sana..

sokaklar dedin, tehlikeli.. sokmadım başımı pencereden dışarı..

ama,
misketlerim çalındı, saçlarım yolundu, topum kesildi, bebeklerim hep en güzelleriydi gözleri oyuldu, pabuçlarım kirlendi, dizlerim yaralandı, alnıma dikiş atıldı..

şimdi af dilemeli miyiz birbirimizden, göbek deliklerimizi bastırıp birbirine, kaç soluk attıysak birbirimizden o denli soluk tutarak.. ölerek yani bir anlamda, öğrettiğin gibi.. kusursuz intiharın olayım diye seçtiğin için beni..

bir çığlık geldim diye, her yaşımda susuyorum ben.. senden çok incitmiş olmasın ama inciniyorum da her yılın her anı ben hayatta..

kavruk teninin sancısını doluyorum belime, böylesi bir kıvrım kırılmayı hak ediyor, bu yüzden hiçbir tekmeden gocunmuyorum, inan..

inan, hepsi oyundu çözdüm..
çalındıysa misketlerim, gözlerine benzemediği içindi gözlerim. ya çekilen saçlarım, onlar da kara değildi seninkiler gibi, sen dalgalıydın üstelik ben hep askeri nizamla dümdüz.. "kırt- aa dur" kesme, kesme!!
sana hiç "seni seviyorum" demedim.. hakkındı kollarım, bacaklarım.. alnımın yazısını da senden başka gibi, bir yolu vardır diye belki de sen açtın, onlar kapattı kaçacağım varsa da kaçamadım..

artık üzülmüyorum öyle, şekeri düşmüş, oyuncakları elinden alınmış çocuklara.. bak üzülmüyorum, sevilmiyorum diye.. bilmiyorum diye neye benzediğini, aranmıyorum.. bak ben artık uçmuyorum, kafama kadar toprağa ekiyorum kendimi, üstelik bu yalnızca köküm.. kahkaham yok, ürkünç bakıyorum gülümseyişlere..
nasıl büyüdüysem bir saksıda öyle, nilüfere bozup, yasemin kokup, kardelen olup, papatya saçıp, kaktüse büründüysem..

nasıl büyüdüysem, büyütmeden gözümde yalnızca yaşıyor olmanın bile bir zerafet gerektireceği gerçeğini..
kaba saba, sinirli, küstah ve soğuk bir tavırla..
nasıl usta bir cerrah gibi neşter ucunda bir anda kesip biçebiliyorsam sırf yarası var diye insanları.. işte tam öyle örgütlediğin üzere.
şehrin merkezi sokaklarında koşturuyorlar diye el bombaları yerleştirip çocuk seslerin kalbine..
rap rap,
pat pat patlatıyorum ben uygun adımla hayatımı..

şimdi sokaklar tehlikeli, sakın çıkma dışarı!

dinim dönmez seni konuşmaya, dilim de koruyamaz artık!

çünkü ben, rahminden atılırken tam o sıra tek duamı etmiştim sana..

"beni bırakma"

ölümmüş, doğmak..

hepsini senden öğrendim, şimdi ağlamayı bırak!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder